Polenin İnsanlar için Önemi
Arıların topladığı polen, insanların tüketiminde protein kaynağı olarak düşünülmektedir. Bu polenlerin insan tüketimi için kullanımı, polen tuzak yöntemlerinin gelişimine bağlı olarak gelişmiştir.
Arının topladığı polen, rüzgâr ile yayılan ve tozlaşan bitki poleni ile karıştırılmamalıdır. Anemofili olarak adlandırılan bu bitki polenleri, hafiftir ve genellikle huş (Betula),kavak(Populus) ya da Gymnospermlere ait polenlerdir. Bu polenler alerjilere neden olabilmektedir. Arıların topladığı polen ise daha ağır ve daha yapışkandır. Entomofili veya “böceklerin arkadaşları” olarak adlandırılmakta ve nadiren alerji semptomlarına neden olmaktadırlar. İçerdiği kuersetin (Quercetin) vücuda histamin bırakılmasını önlemektedir ve bu maddenin alerjiyi ve saman nezlesini azaltan yardımcı faktörlerden biri olduğu düşünülmektedir.
Yapılan araştırmalar, polenin proteince zengin, yağ oranı düşük, mineral ve vitaminlerce zengin olduğunu göstermektedir. Günlük 15 g (yaklaşık bir çorba kaşığı) polenin insan vücudu için gerekli minimum amino asit ihtiyacını karşıladığı bildirilmiştir .
Polen, lahana, domates, elma, biftek, tavuk, buğday ve fasulye olmak üzere toplam 7 ürünün besin içeriğiyle karşılaştırılmıştır. Polenin besin değeri karşılaştırılan yiyeceklerin (genellikle domatesin ve lahananın en çok besinsel değere sahip oldukları düşünülmesine rağmen) hemen hepsinden daha yüksek düzeydedir. Protein içeriği bakımından polen 2. sırada olup, tavuk etinden sonra yer almaktadır.
Hücrelerde normal metabolizma sırasında serbest radikaller olarak adlandırılan okside edici moleküller (oksidantlar) oluşur. Oksitleyici özelliğe sahip bu tür elektrofilik moleküller hücre membranındaki lipidleri, hücrenin büyük ve önemli fonksiyonel molekülleri olan proteinlerini ve DNA’yı oksitleyebilirler. Oksitlenmiş proteinler hücresel fonksiyon bozukluğuna, DNA’nın oksidasyonu DNA hasarına ve mutasyona neden olur. Membran lipidlerinin oksidasyonu ise membrandaki lipidlerin peroksidasyonuna neden olup hücre membran geçirgenliğini bozarak hücreleri olumsuz etkiler. Normal hücresel metabolizma sonucu ortaya çıkan oksidantlara karşı antioksidant koruyucuların çoğu hücreler tarafından üretilen, süperoksit dismutaz (SOD), katalaz, glutatyon transferaz, glutatyon peroksidaz ve CytP450 monooksijenazlar gibi oksidantları etkisiz kılan enzimlerdir. Radyasyon, pestisitler ve diğer bazı ilaçlar gibi ekzojen oksidant molekül üreten stresler altında endojen antioksidant depolar yetersiz kalmakta ve buna bağlı olarak endojen oksidantlarda da önemli ölçüde artış ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ekzojen kaynaklı oksidatif serbest radikal ürünlerin neden olduğu hücresel hasarları önlemek için, organizmanın endojen antioksidantlara katkıda bulunmak için ekzojen kaynaklı antioksidantlara gereksinimi vardır. Ekzojen antioksidant kaynağı ağırlıklı olarak taze sebze ve meyvelerde bulunan vitamin C, vitamin E, karotenoidler, flavanoidler ve diğer polifenollerdir. Arıların topladığı polen de içerdiği besin değeri ile serbest radikallerin etkisini bozan antioksidant etki sağlar.
Araştırmacılar arı poleninin, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, X ışınlarına karşı dirençli kıldığını, antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahip olduğunu, özellikle ciddi hastalıklara neden olan Escherichia coli ve Proteus mikroorganizmalarına karşı belirli bir antibiotik özelliğinin varlığını saptamışlardır.
Polen, ayrıca vücudu gençleştirip, organları ve bezleri uyararak, yaşama direncini yükseltir ve yaşam süresini uzatır. Polenin sürekli olarak alınabilir olması, göze çarpar bir enerji artışına neden olur. Polen, dünya atletleri arasında favori bir besin maddesi olarak tüketilmektedir. Bu durum performans kalitesini yükseltmesi ve sürdürmesi ile ilgilidir. Ayrıca polen alerjisi olan çocukların tedavisinde ve prostat hastalarında da kullanılmaktadır.
Polenin başlıca kullanım alanı bir besin maddesi olarak değerlendirilmesidir. Evcil hayvanların ve laboratuvar böceklerinin yemlerine eklenen polenin büyüme hızını artırdığı, sindirimi kolaylaştırdığı ve daha sağlıklı bir görünüm kazandırdığı ifade edilmiştir.
Polen insanlar tarafından günlük olarak protein, vitamin ve mineral madde gereksinimini karşılamak için doğrudan doğruya kullanılabilmektedir. Çeşitli araştırmacılar tarafından polenin boş mideye, öğünlerden 15–20 dakika önce alınması tavsiye edilmiştir. Yaygın yetişkin dozu günde 3-4 kez yaklaşık 450-580 mg’dır. Ayrıca polen; kekler, haplar, kristal granüller, jeller, şuruplar içine konarak da pazarlanmaktadır. Böylelikle polen kullanılarak elde edilen ürünler hem ülke ekonomisi hem de insan sağlığı açısından oldukça faydalı olmaktadır.